16 Aralık 2011 Cuma

geçici heves..

Evet her konuda da olduğu gibi buda benim için geçici hevesmiş. Yine kendimi kandırmışım en iyi faydasızı oynarım ben ahahaaha. Ama bu kadar uğraş bi işe yarasın dimi yani bi boka yaramak lazım arada  :d Onun için olurda  denk gelirseniz  http://michaelsikkofield.blogspot.com/ bu bloga mutlaka bi göz atan derim zira bağımlısı olucaksınız. Ben zaten bu piç yüzünden yazmayı bıraktım. Bu herifin yazdıklarını okuyunca dur yaa ne saçmalıyorum  ben diyorsunuz :D

5 Ekim 2011 Çarşamba

.....


  • hayır, unutmıcam bunu!
    yazalım  bi kenara, hayatımın en büyük çocuklugu olsun bu ilişki bozması şey...
  • ve pişmanlık tecrube olarak kazılsın beynime!

Renklerden gri..

Şaşırmadım desem yalan olucak, tam olarak ne bekliyordum bilmiyorum ama kesinlikle bu kadar .... olabileceğini düşünmemiştim.. En azından rengini erken belli etmen iyi oldu..
 Haala ne mi konuşuyorum? Sadece yakışmadı bu renk sana. O kadar güzeldin ki... Söylenecek çok söz, o kadar kelime var ki sana, işte bende onu yakıştıramıyorum kendime. Ben yine tutamadım kendimi susamadım. Biliyorum sen yine en iyi bildiğin şeyi yapıcaksın, yani susucaksın...

4 Ekim 2011 Salı

Telefon..

Sevmiyorum şu aralar telefon denen mereti. Biliyorum herkez yaşamıştır bunu, yinede inanılacak şey degil telefonumun 3-4 gün şarjının gitmesi... Hayat damarlarından biri kopmuş sanki hiç  sesi soluğu çıkmıyor. Arada bir yaşam kıpırtısı oluyor bi umut ışıgı yanıyor. Sonra iç karartıcı operatör mesajını görüyor sövüyor, sövüyor ve sövüyorum....

kimse yok mu?





Bu ne saçma bir sorudur arkadaş, ayar oluyorum bi gün çıldırıp birini fena halde pataklıcak olursam inanın  tek sebebi bu soru olur.. Yani eğer  bi kapının arkasındaysanız ve  zile bastugınızda kimse açmıyorsa belki olzaman bu soruyu sorabilirsiniz ama yinede  saçma. Kapıyı açan biri yoksa kimse yok demektir net. Hadi bi magzaya girdiniz içerde kimseyi göremiyorsunuz o zaman kimse yok mu diye seslenebilirsiniz bu kabul edilebilir.


ama..


Dükkandayım içeri müşteri geliyor ve ben nerdeyse 32 dişimi göstererek gülümsüyor  ve hoş geldiniz diyorum. Buraya kadar herşey normal lakin aldıgım cevap suratımın aynı hızda düşmesine ve asabımın bozulmasına yetiyor 'kimse yok mu?'. Bu durumda sorulabilecek dünyanın en saçma sorusu. Geri zekalı şuan gözlerinin içine bakarak bu soruyu sordugun şey bostan korkulugumu? Hayır yani cevap olarak ne dememi bekliyorsun yada yok desem gidecekmisin?. Bazen hiç bir şey söylemiyorum bu soruya cevap olarak dik dik bakıyorum sadece, bostan korkuluığuyum ya ben kimsenin olmadıgını düşünüyorsan bi cevap almayıda beklemiyorsundur. Bazen de kendimi sakin tutmaya ve bıraz daha kibar olmaya çalışarak kime bakmıştınız diyorum. Desen ki ''hoşbulduk  ..... bayana bakmıştım bugün yok mu?'' inan başımın üstünde yerin var. Ama yok insan olmayan birinden böyle bir düşünceyi beklemek saçma olur. Tabii  herkez aynı değil çok şükür insan kalmayı başarabilmişlerimiz var haala. 


Eger bir gün bir mağzaya, dükkana, markete vs. gittiginizde aradığınız kişiyi bulamadığınızda sakın bu saçma soruyu sormayın. Lakin dünya küçük, o soruyu sordugunuz insan ben olabilirim ve sabrımın taşma noktasına denk gelebilirsiniz... O zaman yaşanıçakları emin olun düşünmek dahi istemezsiniz..


                                                                     saygılarr... :)

3 Ekim 2011 Pazartesi

Ankete katıldıysanız bir de beni dinleyin...





Vazgeçmek...


Hayatımızda nelerden vazgeçemeyiz?
 ailemizden, sevgilimizden, en yakın arkadaşınızdan yani sevdiklerimizden... 
Yada daha derin, dinimizden? Düşünmekten, nefes almaktan...
Bu liste incelersek böyle uzayıp gider...


Ama asıl soru neden vazgeçicegimiz degil mi. Düşünün ki ailenizden vaz geçmenizi gerektiren bi fırsat çıktı karşınıza. Dikkat edin sorun veya zorunlukluk yok bir fırsat var. Peki ozaman vazgeçermiydiniz.. hayır hayır asla vazgeçmezsiniz  ailenizden.... Ama fırsat derken? 


Düşünün ki yıllardır aradıgınız aşkı sevgiyi ilgiyi vericek bi adam-kadın çıktı karşınıza o kadar mümkemmel ki nerdeyse gerçek dışı. Üstelik sizi taparcasına seviyor, onunla geçen her dakikaniz size büyük bir mutluluk veriyor. Onunla yaz tatilinde tanıştınız, aslında yurt dışında oturuyor bütün bi yazı birlikte geçirdiniz. Yaz bittiginde fırsat buldukça görüştünüz artık onsuz yaşıyamıcağınızı düşünüyorsununz aradan iki sene geçiyor ve evlenmeye karar veriyosunuz. İşte burda rüyadan uyanıyorsunuz, çünkü aileniz bu evliligi onaylamıyor. Bir neden isterseniz sevgiliniz evlenip boşanmış çocugu yok ama yurt dışında oturuyor.  Onunla evlenirseniz mutlu olucagınıza eminsiniz ama bir daha ailenizle görüşemiceksiniz. 


Karar zamanı şimdi, ne yapardınız....?


Off ne kadar can sıkıcıyım değil mi, üstelik çokta hayalci... Hayır burda sizi bişeylerden vazgeçirmeye çalışmıyorum. Sadece hayatta vazgeçemiceginiz hiç birşey olmadıgını anlatmaya çalışıyorum. Bi durun ve düşünün bu zamana kadar kimler için hayatınızda ne fedakarlıklar yaptınız ve sonucunda mutlu oldunuz mu?
Belki anlık bi mutluluk... ya sonra değdimi yaptıklarınıza karşılıgını aldınız mı. Bi karşılık beklemeden yaptınız belkide ama onun için her şeyi yapabilecekken, onun için o kadar da değerli olmadığınızı anladığınızda canınız acımadı mı?


Bırakın şimdi her şeyi herkezi bi kenara kendiniz için bişeyler yapın artık. Başkaları için iyi olmayı onlaarın mutluluğunıu düşünmeyi.
 Sadece sen varsın, önce kendini sonra başkalarının mutluluğunu düşün. ve unutma;


Hayatta hiç birşey vazgeçilmez değildir, sadece vazgecmek için bir nedeniniz yoktur...

2 Ekim 2011 Pazar

Bir Baba Düşünün...


BİR BABA DÜŞÜNÜN ELİNDEN HER İŞ GELEN...
BİR BABA DÜŞÜNÜN, GEREKTİGİNDE EVİ SÜPÜREN..




BİR BABA DÜŞÜNÜN, SESSİZCE ALGLAYAN DUYGULARINI BELLİ ETMEYEN..
BİR BABA DÜŞÜNÜN ROMANTİK..
BİR BABA DÜŞÜNÜN, KALIPLARA SIGMAYAN, TABULARI YIKAN, HER ŞEYE RAGMEN KENDİ OLABİLEN. CÖMERT , DÜRST GÜVENİLİR, MERHAMETLİ İŞTE O ADAM BENİM BABAM! ARTIK ARAMIZDA OLAMAYAN. RUHUNA RAHMET OLSUN BABAM!
15.05.2011